Zirvede Paralel Hristiyanlar
8 Ekim 2014 tarihinde Akşam gazetesinde yayınlanan "Zirvede Paralel Hristiyanlar" başlıklı röportajım nedeniyle Malatya Zirve yayınevinde öldürülen misyonerlerin avukatlığını yapan ve aynı zamanda Türkiye Protestan Kiliseler Birliğinin de hukuki sözcüsü olan Avukat Orhan Kemal Cengiz tarafından "kişilik" haklarına saldırdığım gerekçesiyle hakkımda 50.000 TL lik manevi tazminat davası açılmıştı.
İstanbul Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına yaptığı suç duyurusu üzerine yürütülen soruşturma neticesinde 29 Ocak 2015 tarihinde "Kovuşturmaya Yer Olmadığına" dair karar verilmiş ve şikayet Orhan Kemal Cengiz'in itiraz etmemesi üzerine de tarihinde karar kesinleşmişti. (Sor. No: 2014/121190 - Karar No: 2015/5236)
Orhan Kemal Cengiz'in suç duyurusu üzerine açılan soruşturma henüz devam ederken 20/11/2014 tarihinde Hukuk mahkemeleri aracılığıyla 50.000 TL lik manevi tazminat davası açarak yıllardır mağdur ettikleri şahsımı ekonomik olarak zor duruma düşürmeye, ola ki hükmedilen manevi tazminat parasını ödeyemezsem de yeniden cezaevine girmemi amaçlamışlardı zira iyi bildikleri bir şey vardı ki o da yıllardır şahsım üzerinde büyük oyunlar oynuyorlar ve her açıdan köşeye sıkıştırmaya çalışıyorlardı.
10 Mart 2016 tarihinde (4 gün önce) İstanbul 25. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen davanın karar duruşması vardı. Mahkeme davacı Orhan Kemal Cengiz'in talebini yerinde görmeyerek davanın REDDİNE kararı verdi.
Davaya konu olan ve aktarılan bilgilerin büyük çoğunluğu belgelere, kalan kısımları ise bizzat yaşadığım olaylara dayanan röportajımı okumayanlar BURADAN okuyabilir.
Fethullahçı Terör Örgütü sempatizanı ya da üyeleri tarafından yönetildiğini düşündüğüm! <www.iftiralar.org> isimli sitede yer alan çarpıtma maksatlı haberi BURADAN okuyabilirsiniz.
Bilmeyenler ve bilmemekte ısrar edenler bilsin ki yargılanmakta olduğum bu kumpas davasında hiçbir zaman "azmettiricilikle" suçlanmadım, yerli işbirlikçiler bu iftiralarına dayanak yapacak zerre miktarı bir kanıt sunamadılar.
Davanın müdahil tarafının, güdümlü yazar ve gazetecilerin, Orhan Kemal Cengiz ve eşi Sibel Hürtaş'ın iftiralarının aksine hiçbir zaman Malatya ilinde ikamet etmedim.
Yine aynı odaklar tarafından alçakça ortaya atılan diğer bir iftira olan "Jandarma, Polis ve Mit'e" çalışan biri olmadığım tüm kurumların gönderdiği resmi yazılarla kesinlik kazandı ki dava kapsamında şahsıma isnat edilen tek suçlama buydu.
Tüm bunlara rağmen imanlıyım geçinen "Yahuda" torunları tarafından suçlanmaya devam ediliyorum.
İncili elinden düşürmediğini iddia eden insanlara soruyorum; İftira atmanın, kendi suçlarını başkasının üstüne yıkmanın normal olduğu İNCİL'İN neresinde yazıyor acaba?
PKK'lı teröristleri vaftiz etmek, Terör toplantılarına katılmak, Teröristleri koruma altına almak için terör eylemlerinin en yoğun yaşandığı ve en çok şehit verdiğimiz bölgelere gidip asılsız iddialar ortaya atmak İncilin neresinde yazıyor? Yoksa tüm bu alçakça iftira atmanın formülleri Tiranus'ta mı öğretildi?
Cevap verme şansımın(hakkımın) olmadığı o dönemlerde gerek kendi kalemlerinden gerekse de işbirliği içinde oldukları kalemşörler aracılığıyla alçakça ve hayasızca ortaya attıkları iftiralarına devam ettiler. Şenaat ve Denaet bataklığında kaybolup gidecekleri güne kadar verdiğim mücadeleye devam edeceğim.
Masum insanları karalamak, kamuoyu nezdinde yargısız infaz etmek için piyasaya servis edilen İFTİRANAMELER
1- Ergenekon'un Zirvesi - Adem yavuz Arslan
2- "Bİ" Ermeni Var - Adem yavuz Arslan
3- Nefret - İsmail Saymaz
4- Kanlı Eller Operasyonu - Yakup Doğru
5- Kafesteki Türkiye - Sibel Hürtaş (Orhan Kemal Cengiz'in eşi)
6- Kanlı Eller Beyaz Kaftanlar - Uğur Saçkesen
Yakup Doğru* ve Uğur Saçkesen'i* siz zaten tanıyorsunuz!
"NEFRET" Kitabının yazarı İsmail Saymaz ve saz arkadaşları
Not: Pilavdan dönenin kaşığı kırılsın. Sizden korkan sizin gibi olsun! Hukuken hesaplaşma günü geldiğinde arşivdeki gerçeklerden kaçamayacaksınız!..
MAHKEMENİN RED KARARI
8 Ekim 2014 tarihinde Akşam gazetesinde yayınlanan "Zirvede Paralel Hristiyanlar" başlıklı röportajım nedeniyle Malatya Zirve yayınevinde öldürülen misyonerlerin avukatlığını yapan ve aynı zamanda Türkiye Protestan Kiliseler Birliğinin de hukuki sözcüsü olan Avukat Orhan Kemal Cengiz tarafından "kişilik" haklarına saldırdığım gerekçesiyle hakkımda 50.000 TL lik manevi tazminat davası açılmıştı.
İstanbul Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına yaptığı suç duyurusu üzerine yürütülen soruşturma neticesinde 29 Ocak 2015 tarihinde "Kovuşturmaya Yer Olmadığına" dair karar verilmiş ve şikayet Orhan Kemal Cengiz'in itiraz etmemesi üzerine de tarihinde karar kesinleşmişti. (Sor. No: 2014/121190 - Karar No: 2015/5236)
Orhan Kemal Cengiz'in suç duyurusu üzerine açılan soruşturma henüz devam ederken 20/11/2014 tarihinde Hukuk mahkemeleri aracılığıyla 50.000 TL lik manevi tazminat davası açarak yıllardır mağdur ettikleri şahsımı ekonomik olarak zor duruma düşürmeye, ola ki hükmedilen manevi tazminat parasını ödeyemezsem de yeniden cezaevine girmemi amaçlamışlardı zira iyi bildikleri bir şey vardı ki o da yıllardır şahsım üzerinde büyük oyunlar oynuyorlar ve her açıdan köşeye sıkıştırmaya çalışıyorlardı.
10 Mart 2016 tarihinde (4 gün önce) İstanbul 25. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen davanın karar duruşması vardı. Mahkeme davacı Orhan Kemal Cengiz'in talebini yerinde görmeyerek davanın REDDİNE kararı verdi.
Davaya konu olan ve aktarılan bilgilerin büyük çoğunluğu belgelere, kalan kısımları ise bizzat yaşadığım olaylara dayanan röportajımı okumayanlar BURADAN okuyabilir.
Fethullahçı Terör Örgütü sempatizanı ya da üyeleri tarafından yönetildiğini düşündüğüm! <www.iftiralar.org> isimli sitede yer alan çarpıtma maksatlı haberi BURADAN okuyabilirsiniz.
Bilmeyenler ve bilmemekte ısrar edenler bilsin ki yargılanmakta olduğum bu kumpas davasında hiçbir zaman "azmettiricilikle" suçlanmadım, yerli işbirlikçiler bu iftiralarına dayanak yapacak zerre miktarı bir kanıt sunamadılar.
Davanın müdahil tarafının, güdümlü yazar ve gazetecilerin, Orhan Kemal Cengiz ve eşi Sibel Hürtaş'ın iftiralarının aksine hiçbir zaman Malatya ilinde ikamet etmedim.
Yine aynı odaklar tarafından alçakça ortaya atılan diğer bir iftira olan "Jandarma, Polis ve Mit'e" çalışan biri olmadığım tüm kurumların gönderdiği resmi yazılarla kesinlik kazandı ki dava kapsamında şahsıma isnat edilen tek suçlama buydu.
Tüm bunlara rağmen imanlıyım geçinen "Yahuda" torunları tarafından suçlanmaya devam ediliyorum.
İncili elinden düşürmediğini iddia eden insanlara soruyorum; İftira atmanın, kendi suçlarını başkasının üstüne yıkmanın normal olduğu İNCİL'İN neresinde yazıyor acaba?
PKK'lı teröristleri vaftiz etmek, Terör toplantılarına katılmak, Teröristleri koruma altına almak için terör eylemlerinin en yoğun yaşandığı ve en çok şehit verdiğimiz bölgelere gidip asılsız iddialar ortaya atmak İncilin neresinde yazıyor? Yoksa tüm bu alçakça iftira atmanın formülleri Tiranus'ta mı öğretildi?
Cevap verme şansımın(hakkımın) olmadığı o dönemlerde gerek kendi kalemlerinden gerekse de işbirliği içinde oldukları kalemşörler aracılığıyla alçakça ve hayasızca ortaya attıkları iftiralarına devam ettiler. Şenaat ve Denaet bataklığında kaybolup gidecekleri güne kadar verdiğim mücadeleye devam edeceğim.
Masum insanları karalamak, kamuoyu nezdinde yargısız infaz etmek için piyasaya servis edilen İFTİRANAMELER
1- Ergenekon'un Zirvesi - Adem yavuz Arslan
2- "Bİ" Ermeni Var - Adem yavuz Arslan
3- Nefret - İsmail Saymaz
4- Kanlı Eller Operasyonu - Yakup Doğru
5- Kafesteki Türkiye - Sibel Hürtaş (Orhan Kemal Cengiz'in eşi)
6- Kanlı Eller Beyaz Kaftanlar - Uğur Saçkesen
Yakup Doğru* ve Uğur Saçkesen'i* siz zaten tanıyorsunuz!
"NEFRET" Kitabının yazarı İsmail Saymaz ve saz arkadaşları
Ergenekon'un Zirvesi adlı kitabın yazarı Adem Yavuz Arslan
"Kafesteki Türkiye" adlı kitabın yazarı Sibel Hürtaş
Not: Pilavdan dönenin kaşığı kırılsın. Sizden korkan sizin gibi olsun! Hukuken hesaplaşma günü geldiğinde arşivdeki gerçeklerden kaçamayacaksınız!..
MAHKEMENİN RED KARARI
İyi bir Hristiyan olmanın yolunun Türk düşmanlığından geçtiği algısını yaratanları, Millete düşmanlık edenlere yalakalık yapanları şiddetle kınıyorum.
Yorumlar
Yorum Gönder