27 Kilometrelik mesafeyi 5 dakika gidebilen gizli tanık kim?


BÖYLESİ GİZLİ TANIK GÖRÜLMEDİ…
Önce Gizli tanık sonra açık tanık sonra sanık en sonunda avukat olan gizli tanıktan iddialı açıklamalar…
27 Kilometrelik mesafeyi 5 dakika gidebilen gizli tanık kim?
Mersin ilinden Tarsus ilçesine 5 dakikada gidebildiğini iddia eden gizli tanık akıllara yepyeni soru işaretleri getirdi. Otobüs ile ortalama 40 dakikalık bir sürede gidilebilen, hızlı sefer yapan trenle 18 dakikada gidilebilen bir mesafeyi 5 dakikada gidebildiğini iddia eden gizli tanık acaba ışınlanıyor mu?
Yok edilmesi imkansız bir delil durumuna gelen ve bölgede E5 olarak bilinen D-400 karayolu hakkında dahi kolaylıkla yalan söyleyebilen bir gizli tanık’ın ifadelerini dikkate alan savcılar, bu ifadelerle kaleme aldıkları iddianame ile 10 kişiyi sanık konumuna getirip özgürlüklerini gasp etmiştir.
Bu kadar basit ve alakasız sayılabilecek bir konuda yalan söylemekten çekinmeyen bir gizli tanık acaba diğer konularda ne kadar doğru söylüyor?
Takdir sizin…
Doğaüstü yeteneklerini anlattığı ifadesinin ilgili bölümü;
İfademde 1993 yılında Tarsus TUSHAD’a girdikten sonra merkez üs olarak Mersin ile Tarsus ilçesine gönderildiğimi söyledim ben, 1993, bu husus 2005 yılına gelene kadar, 2005 yılında bana gönderilen TUSHAD talimatında da açıkça vurgulanmaktadır, ifadem içerisinde geçen Mersin veya Tarsus ibaresinden kastım Mersin bölgesini ifade etmesi nedeniyle kullandığımdır, ilk görev yerim olarak Mersin ili ve bölgesi belirlenmişti, bana Mersin iline gitmem yönünde talimat verdiler, bunun nedeni hem hedef şahıs üzerinden misyonerler arasına katılabileceğim hem de bölgeyi iyi bilmemden dolayı olduğu söylendi. Bana verilen ilk görev Levent Ersöz’ün talimatı ile misyonerlik konusunda lider konumunda bulunan Kamil Musa isimli şahsın Mersin’de bulunması nedeniyle kendisi ile yakın temas kurmak ve misyonerler arasına sızmak amacıyla Mersin’e gönderilmem olmuştur, benim de bildiğim topraklar olması ve kozmopolit bir yapıya sahip olmasından bu bölge özellikle seçilmişti, Tarsus’lu olmam nedeniyle ailemin bulunduğu yerde ikamet ediyordum, gayet normal, Mersin ile Tarsus birbirine çok yakın yerleşim alanıdır, hatta en son Tarsus’un bir çok yerleşim yeri son yasalarla Mersin büyük şehir belediyesine bağlanmıştır, Mersin merkezi ile Tarsus merkezi arasında mesafe virajları olmayan düz bir mesafe 27 km iken Tarsus’a bağlı Huzurkent beldesinin de Mersin’e bağlanmasıyla aradaki mesafe 10 km’ye kadar inmiştir, limanı olması nedeniyle lojistik bir bölge olan Mersin ile Tarsus arasında Türkiye’nin en geniş yolları mevcuttur, yani gösteriyorum Tarsus’tayım ama Mersin ne fark eder Tarsus ile Mersin arasında hem paralı hem parasız otoban yollar bulunmaktadır, her 15 dakikada kalkan tren olduğu gibi çift hat tren olması nedeniyle hızlandırılmış trende vardır, ayrıca 24 saat üzerinden 5 dakikada bir kalkan dolmuş ve otobüslerde mevcuttur, Mersin ili ile Tarsus arasındaki mesafeyi kendi arabamla 5 dakikada alabiliyordum, Mersin’de oturupta Tarsus’ta çalışanlar olduğu gibi Tarsus’ta oturupta Mersin’de çalışanlar bulunmaktadır, Mersin ile Tarsus arasında bir sınır çizmek zordur, çünkü iç içe geçmiş bir şehirdir, Tarsus’tan Mersin’e geçmek için geçen süre Tarsus içinde bir noktaya gitmekten daha kolaydır, bu nedenle ben Tarsus’ta oturuyordum, fakat görevlendirildiğim yer Mersin’di, Kamil Musa isimli kişi de sık sık Tarsus’ta bulunuyordu, benim Tarsus’ta oturupta Mersin bölgesinde çalışmam ile Kamil Musa’nın Mersin’de oturupta Tarsus’ta sık sık bulunması bir arada değerlendirildiğinde benim Mersin bölgesine görevlendirilip gönderilmem Tarsus’ta oturmama asla mani değildir, 1993-2000 yılları arasında Mersin bölgesinde ve Tarsus ilçesinde faaliyetlerde bulunduktan sonra evet bu tarihten sonra 2000 yılında Kamil Musa’nın önerisiyle Tiranus İncil okuluna gittim, burada eğitimimi tamamladıktan sonra bana kilise açabileceğim yönünde yetkiler verilmesiyle TUSHAD’ın da onayını alarak 2003 yılında Tarsus ilçesinde Tarsus Uluslar arası protestan kilisesini kurdum, aynı zamanda Hristiyan papaz olarak bir organizatördüm, evet bunun kanıtı da dava ile ilgili dosyalara giren belgelerdir, Levent Ercan Gelegen’den elde edilen belgelerde 16 nolu klasör içinde sayfa 159′da benim söylediklerimi doğrulayan bir belge vardır, bu da Levent’ten elde edilmiştir, bu belge benim bir papaz ve organizatör olarak görev yaptığım dönemde hazırlanmış ve ulusal ve Uluslar arası tüm kiliselere gönderilmişti, bu belgeye göre ben papaz ve organizatördüm, ayrıca sadece Tarsus’u kapsayan bir yetkiye sahip değildim, bu belgede yazılı, tüm bölgeleri de kapsayan bir girişimci olduğum hususu da bu belgede bulunmaktadır, bu belge Tarsus’ta bulunan 2 kilise arasında yapılan uzlaşma notası belgesinin devamıdır, çünkü Tarsus’ta başka kilise yoktu, bir benim kurduğu kilise olan Tarsus Uluslar arası protestan kilisesi vardı, bir de Aziz Pavlus kilisesi vardı, biz her iki kilisenin önderleri olarak bir protokol yapmıştık, işte bu protokol Levent Ercan Gelegen’den elde edilen harddisk içinde bulunmaktadır, bu protokolü sadece liderler imza altına alabilirdi,
 21 Mayıs 2013 71. CELSE S.34
Hür Haber Sitesi

Yorumlar